İmkanınız Varsa Ölmeden Önce Göremeniz Gereken 10 Yer...

     Elbette bugüne kadar birçok "Ölmeden önce görülmesi gereken yerler" listesi görmüşsünüzdür. Tabiki  "Allah gecinden versin".  Size Kuzey Kutbu'nu mutlaka görün demiyoruz. Ama görmek istiyorsanız görün elbette ama görmeseniz de olur.. İsteseniz, biraz merakla sadece hafta sonlarınızı ayırarak bile kısa sürede görebileceğiniz yerler. Tabii son karar yine sizin. Birde pandemiden dolayı ileri tarihler sizler için daha uygun olabilir..

1-Nasır El Mülk - Şiraz-İran

NASIR EL MULK CAMİİ - ŞİRAZ/ İRAN
    Dünyanın dört bir yanında sayısız camii vardır. Her birinin kendine özgü tasarıma sahiptir. Bununla birlikte, bir caminin diğer camilerden ayırt edilebilmesi için benzersiz ve olağanüstü özelliklere sahip olması gerekir. Böylesi camilerden biri, İran’da bulunan Nasır el-Mülk Camiisi’dir. Dışarıdan alışılagelmiş bir camiye benzer fakat içinde daha fazla şey var.Gün doğuşu ile cami hayat bulur ve renkler, dönen dervişler gibi gün boyu dans ederek dolaşır; zemin, duvarlar, kemerler ve yükselen kuleler üzerinde yansır. Ziyaratçilerde, sanki renkli bir topa ilk gün ışığı çarpıyormuş ve renkli top binlerce kelebeği her tarafta havaya uçuruyormuş etkisi yapar.

2-Atlantik Okyanus Yolu-Norveç

ATLANTİK OKYANUS YOLU - NORVEÇ
    Zamandan kazanç, kolay ulaşım ve doğayla bütün olma gibi başlıkları başarıyla yerine getirdiğini düşündüğümüz yol 30 yaşında. Aracılardan oluşan yol güzergahında 1800’lü yılların başında tren yolu yapılması iştenmiş fakat daha sonra bu fikirden vazgeçilmiş. Daha sonra 1970’li yıllarda bu güzergahta bir yol yapılması konusunda planlamalar ortaya çıkmış. 1 Ağustos 1983 senesinde başlayan inşaat çalışmaları 1989 senesine kadar sürmüş. Bu inşa süresinin uzamasında 12 Avrupa Fırtınası etkisi büyük bir sebep gibi görünüyor.Turistik amaçlı olmasının yanında şu anda birçok otomotiv firması tarafından reklam çekimleri için kullanılıyor. Muhteşem görünümüyle, sert doğa koşullarının yarattığı kasvetli İskandinavya’da görülmesi gereken yerlerden biri: Atlantik Okyanusu Yolu

3-Karl Köprüsü (Charles Köprüsü) - Çek Cumhuriyeti

KARL KÖPRÜSÜ (CHARLES KÖPRÜSÜ) - ÇEK CUMHURİYETİ
 
   Çek cumhuriyetinin başkenti Prag’daki birbirinden güzel tarihi yapılardan biride Karl (Charles) köprüsüdür. Romantik ve tarih kokan görünüşüyle etkileyici bir görünüme sahip olan bu köprü 1317 yılında Kral IV. Karl tarafından Judith köprüsünün yerine mimar Peter Parler’eyaptırılmıştır. Prağın sembollerinden biri olan köprü, 516 metre uzunluğunda, 13 metre yüksekliğinde ve 9.5 metre genişliğinde olup 16 adet kemer üzerine oturtulmuştur.Tarihi bu kadar eskiye dayanan bir yapı olması itibarı ile çeşitli tarihsel olaylarada sahne olmuştur. Habsburg ayaklanmasını başlatan Çek’lerin 27 lideri 1621’de burada idam edilmiştir. Otuz yıl savaşlarında 1648’de köprü isveçlilerin eline geçmekten son anda kurtarılmış. Vestfalya barışı bu köprünün tam ortasında imzalanmış ve 1744 yılında Prusyalılarda burada yenilgiye uğratılmıştır.

4-Büyük Kanal-Venedik

BÜYÜK KANAL-VENEDİK

    Büyük Kanal boyunca 170’e yakın, 13-18.yy’lar arası inşa edilmiş binalar bulunmaktadır. Bu binaların büyük çoğunluğunun Venedik zenginleri tarafından inşa edildiği bilinmektedir. Büyük Kanal boyunca trafik, gondollar,deniz otobüsleri ve deniz taksileri ile sağlandığından dolayı, yaya olarak kanalı görebileceğiniz yerler sınırlıdır. Büyük Kanal boyunca gondol turu yapabilir veya kendinize özel bir deniz taksisi tutabilirsiniz. Venedik’te gondol turu yapmadan da, şehir gezisinin tamamlanması imkansızdır. Çünkü bu şehirin diğer şehirlerden farkı kanallardan oluşmasıdır ve turizm sebebi de budur.

5-Sagano Bambu Ormanı

SAGANO BAMBU ORMANI

     Japonya’nın Kyoto şehrinin 10 km batısında 16 km2 alan içerisinde bulunan Sagano Bambu ormanı görenleri büyülemekle kalmıyor adeta içine çekiyor. Zaten ormanın göz alıcı güzelliğinin içinde insanın kendini kaybetmemesi imkansız. Arashiyama asıl vişne çiçeği ağaçları ve sonbaharda doğanın değişik renklere bürünmesi ile popüler bir yer olsa da Sagano Bambu Ormanı da fazlasıyla ziyaretçi çekmektedir. Orman Nonomiya Shrine ile Tenryu-ji Tapınağı arasındadır. Bambu ormanına ziyaret edenleri 500 metrelik yürüyüş parkuru karşılar. Geniş yürüyüş parkurunda bambuların arasından güneşin zorlukla size ulaşmaya çalıştığı yemyeşil ortamda rüzgarın bambuların arasından size ulaşırken yansıttığı sesi ile keyifli bir yürüyüş yapıp bambuların ve ormanın resimlerini çekebilirsiniz.
Sagano Bambu ormanındaki rüzgar sesi Japonlar tarafından Japonya’yı tanımlayan en karakteristik 100 ses içine alınmıştır.

 6-Çin Seddi-Çin

ÇİN SEDDİ-ÇİN
    Çin Seddi, Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan, Dünyanın en uzun savunma duvarıdır.Aslında duvar ilk aşamada bir bütün olarak inşa edilmemiş, 20’den fazla farklı beylik kendi sebepleri ile farklı alanlarda bu duvarları inşa etmişler. Ülke yönetimi tek çatı altında birleştiğinde, Çin’in ilk imparatoru boydan boya aşılmaz bir savunma duvarı yapmaya karar vermiş ve bu duvarlar birleştirilmiş. İlerleyen dönemlerde de duvarların inşası ve bakım süreçleri devam etmiş. Seddin yapılma sebebiyle ilgili farklı görüşler var. Bunlardan en kuvvetlileri; Çin’i Moğol ve Türk saldırılarına karşı korumak, savaşlarda esir düşen savaşçıları ağır işlerde çalıştırarak cezalandırmak, ülkeden kaçışları önlemek ve ülkenin tek çatı altında birleştiğini içeriye ve dışarıya göstermek..

7. Eyfel Kulesi, Paris

Eyfel Kulesi, Paris

    Sadece Paris’in değil, Fransa’nın da simgesi haline gelmiş olan Eyfel Kulesi, dökme demirden yapısıyla metal endüstrisinin anıtsal bir eseri olarak yükseliyor. Fransız Devrimi’nin yüzüncü yılını kutlamak amacıyla düzenlenen uluslararası fuarın giriş kapısı olarak 1889 yılında inşa edilen kule, New York‘taki Chrysler Binası inşa edilene kadar, tam 40 yıl boyunca dünyanın en uzun yapısı unvanını da taşıdı. Eyfel Kulesi, Paris’in merkezindeki Champ-de-Mars’ta, Seine Nehri kıyılarında yer alıyor. Yapımından yirmi yıl sonra yıkılması planlanmış olsa da, Paris’e ve mimariye kattığı değerler nedeniyle halen hem kentin hem de dünyanın en ikonik yapıları arasında yer almaya devam ediyor.

8-Kızıl Meydan, Moskova

Kızıl Meydan, Moskova

    Rusya’nın masal evi, ikonik şehri; tarih kokan Moskova… Her yıl dünyanın en çok turist çeken başkentlerinden biri olan şehir; meydanları, ışıltılı caddeleri, mimari yapısı ve ihtişamlı sanat merkezleri ile görülmeye değer güzellikte. Şehir soğuk havası ile adından sık sık bahsettirse de huzur veren muhteşem görüntüsüyle size bir masalın içindeymişsiniz gibi hissettirir. Gündüz ayrı bir manzaraya sahip olan şehrin en ünlü meydanı “Kızıl Meydan” gece olup ışıklar altında aydınlandığında ise bambaşka bir güzelliğe bürünür. Gece yağmaya başlayan kar altında, bu meydanda gezinip eşsiz manzarayı izlemek unutulması zor anılar bırakacaktır. Dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin ilgi odağı olan şehir, tarihî dokuyu sevenler için de doğru bir adres. 

9-Kuzey Işıkları, İzlanda

Kuzey Işıkları, İzlanda

    Kutup bölgelerine yaklaştıkça görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile güneşten gelen elektrik yüklü parçacıkların (elektronlar ve protonlar) etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalara, kutup ışıkları ya da kutup aurorası deniyor. Bu çarpışma çoğunlukla iyonosferde meydana geliyor ve 60 – 72 derece kuzey ve güney enlemleri arasında görülebiliyor. Güneşteki patlamaların arttığı dönemlerde auroralar daha güçlü oluyor ve daha fazla görülebiliyor. Kuzey ışıkları daha meşhur olsa da auroralar her iki kutupta da gözlemlenebiliyor. Kuzey Kutbu’ndan görülen ışıklar aurora borealis ya da kuzey ışıkları olarak adlandırılırken, Güney Kutbu’ndan görülen ışıklar aurora australis ya da güney ışıkları olarak adlandırılıyor.Güneşten kopup gelen parçacıklar atmosferde gaz molekülleri ile temasa geçiyor ve renklenerek gökyüzüne yayılıyor. Kutup ışıklarının renkleri çarpılan atomun türü ve çarpmanın etkisiyle kazandığı enerjiye göre belirleniyor.

10-Kolezyum, Roma

Kolezyum, Roma

    Roma‘daki en önemli tarihi ve turistik yapıların başında gelen devasa Kolezyum temelde bir arkeolojik kalıntı. Ancak bu kadar basit değil elbette. 2 bin yaşındaki bu yapı dünyanın en çok turist çeken yapılarından biri olmakla birlikte zaman içerisinde yıpranmış, bazı bölümleri yıkılmış veya deforme olmuş.

Öte yandan hala ilk günkü ihtişamını koruyarak gezginlere, gözlerini kapattıklarında arenada çığlık çığlığa bağıran onbinlerce izleyiciyi, yaşanan gladyatör dövüşlerini, saldıran ve öldüren yırtıcı hayvanları zihinlerinde canlandırabilme etkisini yaratabiliyor.

Elbette Roma’nın Dev Arenası sadece gladyatör dövüşleri gibi saldırgan oyunlara ev sahipliği yapmadı. İdamlar, tiyatro oyunları ve çeşitli gösterilerin, zaman zaman da kutlamaların yapıldığı Kolezyum günümüzde Roma’ya giden her gezginin ilk uğrak noktalarından da biri.

Yorumlar